Mitosa Karşı Bilim

Değişik kültürlerde Platon’un Atlantis betimlemesi benzeri değişik yaradılış ya da yokediliş mitosları vardır. Yaratan ve düzeni kuran tanrısal güç tüm mitosların ana fikrini oluşturur. Bu mitoslarda genel olarak herşeyden önce kaos vardır, boşluk ve hiçlik anlamındadır kaos. Kaostan dişi varlık ile erkek varlık doğar. Yer, gök, denizler ve tanrılar da onlardan doğarlar. Tanrılar insanı yaratırlar, ama sonradan onunla birleşip çoğaldıkça kendi özlerini kaybederler. Doğa güçlerini simgeleyen bu ilk tanrıların soyları giderek tükenir. Onların yerini tek tanrılı dinler ve aklın iktidarına dayalı, insan merkezli bir dünya görüşü alır.

Tanrı adını kullanmaktan özenle kaçınmakla birlikte bilim de en baştaki boşluk ve teklikten her şeyin oluştuğunu söyler. Oluşumu tarif edebilen fizik teoriler ve onları destekleyen matematik modeller sayesinde biz bugün 13 milyar 700 milyon yıl öncesinde meydana gelen “big bang” yani büyük patlamaya kadar geri gidebiliyoruz.


Kainatın başlangıcı sayılan büyük patlama ile madde oluştu. Uzay boşluğunu doldurarak genleşen madde ile birlikte zaman da işlemeye başlamış oldu. Başlangıçtan bu yana kainat genleşmeye ve giderek soğumaya devam ediyor.

Uzayda ve yeryüzünde edinilen bulguların ışığında, bilimsel olarak büyük patlamadan bugüne kadar geçen 13 milyar 700 milyon yılın yaklaşık simulasyonunu yapabilecek düzeydeyiz. Sadece patlama ile ondan sonraki milyonda bir saniye arasında neler olup bittiğini izah etmekte yetersiz kalıyor bütün kuramlar. Mikroskobik bir boyuttan astronomik bir sonsuzluğa doğru oluşan bu ani şişme sonucunda oluşmuş olduğu varsayılsa da evrenin, maddenin, uzayın ve zamanın tam olarak neden ve nasıl oluşmuş olduğuna dair hiç bir bilimsel kanıt yok henüz elimizde.

Yani Bilim insanları için de halen Tanrının eli şimdilik tek veri olarak kalmaya devam ediyor...