1. Mutlak Gerçek: Güneş

149 milyar 600 milyon kilometre uzağımızda bulunan bu gökcisim 1 milyon 392 kilometrelik çapı ile dünyamızdan 109 kat daha büyük, kütlesi dünyamızın 333 bin misli, hacmi ise 1 milyon 300 bin misli. Yüzeyinde yaklaşık 6000 derece olan ısı, merkezinde 15 milyon dereceyi buluyor.


Bu yüksek ısı ve güneşin uzaya yaydığı ışık, iki hidrojen atom çekirdeğinin bir helyum atom çekirdeğine dönüştüğü nükleer füzyon denilen doğal tepkimeden kaynaklanıyor. Bilimin, beş milyar yıldır sürdüğünü ve en az bir o kadar daha da süreceğini varsaydığı nükleer füzyon sırasında, her saniyede 650 milyon ton hidrojen 646 milyon ton helyuma dönüşüyor, dört milyon ton madde de enerjiye dönüşerek uzaya yayılıyor. Güneş, her 1.5 milyar yılda, kütlesinin yüzde 1 kadarını kaybederken, uzaya yayılan bu enerjinin sadece iki milyarda biri dünyaya ulaşıyor.

Saniyede 300 bin kilometre katederek 8 dakikada yeryüzüne ulaşan güneş enerjisinin gücü 175 milyar Megawatt; bu ışınımı yüzde yüz kullanılabilir enerjiye dönüştürecek teknolojik altyapıya sahip olabilseydik, tüm insanlığının bir yıllık enerji gereksinmelerini 20 dakikada karşılayabilirdik.

Dünya ekosistemini oluşturan tüm canlıların varoluşu sadece ve sadece güneşten gelen enerjinin biyosferdeki(yaşamküre) dönüşümleri(transformasyonları) ile mümkün olabilmektedir. Yeryüzündeki tüm varoluşun birinci temel taşı olması sebebiyle güneşi birinci mutlak gerçek olarak niteliyoruz.


Güneşten gelen enerjinin bir kısmı karalar, denizler ve atmosfer tarafından depolanır, rüzgarların, dalgaların, buharlaşmanın, yağmurların, akarsuların, kısaca yaşamı mümkün kılan tüm atmosferik şartların motor gücünü oluşturur, ekosistemin dönüştüremediği ve depolayamadığı büyük miktarda güneş enerjisi ise yeryüzünden uzaya geri yansır. Sadece ve sadece binde beşi kadarı ise bitki örtüsü tarafından fotosentez yolu ile soğurulmaktadır.